27 Eylül 2025, Cumartesi
10:55

İnsanlar dünyayı kalplerinin haritasıyla okur; herkes kendi beklentisiyle görür hayatı. Gözleri ruhunun aynasıdır, ama çoğu zaman aynalar kırık… Bir bakışta, bir sözde, bir davranışta neyi görmek isterse onu görür; gerçeği değil. Hayal kırıklıkları bu yüzden derindir, sevinçler bu yüzden nadir… Karşımızdaki insan, bizim istediğimiz gibi davranmaz; onun kendi iç dünyası, kendi duyguları, kendi sınırları vardır. Bizse onu kendi beklentilerimizin filtresinden geçirir, kendi hislerimizi yanlış yorumlar, çoğu ilişkide sessizce yorgun düşeriz.

Ve belki de en acı olanı, seviyor gibi yapanlar… Farkında olmadan ya da bilinçli, kalpleri yanılttıklarında suçludurlar. Çünkü sevgi, şov yapmak ya da beklentileri yönetmek için kullanılan bir oyun değildir; gerçek, sessiz ama derinden hissedilen bir gerçektir. Sevgi, kelimelerle, gösterişle ya da jestlerle ölçülmez; o, kalbin duyduğu ve ruhun anladığı bir gerçektir.

Ne yazık ki, insanlar çoğu zaman bunu göremez. Beklentilerimiz, arzularımız, korkularımız öyle güçlüdür ki, gerçeği anlamamızı engeller. Sevgi sandığımız şey aslında sabırdır, sadakattir, sessizliktir; ama biz onu fark etmeden geçip gideriz. Ve işte bu yüzden, hayatta en değerli şeyleri çoğu zaman sadece kaybettikten sonra anlarız.

Oysa gerçek sevgi, sadece hissedilir. Sessizlikte, bakışta, küçük dokunuşlarda, beklenmeyen anlarda ortaya çıkar. Ve onu görebilenler, kalbinin derinliklerinde sessiz bir huzur bulur. Çünkü herkes kendi beklentisiyle görür dünyayı…

YAZARIN DİĞER MAKALELERİ