Mesela bir ormanlık alan düşünün… O bölgeyi korumak yerine içine yollar yapıyoruz. Ya da piknik alanlarında gördüğümüz manzara; çöpünü yere atan, mangalını söndürmeden bırakan insanlar… Hepimiz biliyoruz ki çöplerin yere atılması doğru değil ama yine de buna uyan insan sayısı çok az. Eğer bu kurallara uyan daha fazla kişi olsaydı, ülkemizde ve dünyada bu kadar çok orman yangını çıkmazdı.
Basit bir örnek vereyim: Elinizde bir pet şişe var, içip yere attınız. O şişenin içi suyla doluyken güneş ışığını bir mercek gibi odaklayabilir. Bu da kuru yaprakları veya dalları tutuşturarak yangına sebep olabilir. İşte küçücük bir ihmal, koca bir ormanı yok edebilir.
Düşünsenize; o orman yanarken sadece ağaçlar değil, binlerce canlı da hayatını kaybediyor. Biz de oksijen kaybına uğruyoruz. Belki de farkında olmadan hem kendi geleceğimizi hem de çocuklarımızın nefes alacağı havayı yok ediyoruz.
“Bir pet şişeyle ne olacak ki?” diyebilirsiniz. Ama evet, maalesef oluyor. Küçücük bir dikkatsizlik, kocaman bir felakete yol açabiliyor. Biz nasıl rahat ve temiz bir çevrede yaşamak istiyorsak, hayvanlar ve bitkiler de aynı şekilde yaşamak istiyor.
Çevreyi korumak aslında o kadar zor değil. Tek yapmamız gereken biraz daha dikkatli olmak, çöpümüzü çöp kutusuna atmak, doğayı kirletmemek ve çevreye sahip çıkmak. Çünkü çevre sadece bugünün değil, yarının da emaneti.