"Sustum, Yazdım... Radyoda Konuştum!"

Bugün 24 Temmuz. Takvimde sadece bir tarih gibi dursa da, aslında iki büyük anlamı var: Biri sesimizin özgürlüğü, kalemimizin cesareti… Diğeri, bu toprakların başını dik tutan bir milletin imzası…
Uzman yazarlarımızın kaleme aldığı güncel ve bilgilendirici makaleler.
Bugün 24 Temmuz. Takvimde sadece bir tarih gibi dursa da, aslında iki büyük anlamı var: Biri sesimizin özgürlüğü, kalemimizin cesareti… Diğeri, bu toprakların başını dik tutan bir milletin imzası…
Bugün takvim 24 Temmuz’u gösteriyor. Lozan Barış Antlaşması'nın 101. yılı.
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte ciğerimiz yanıyor; sadece hava sıcaklığından değil, yanan ormanlarımızdan dolayı içimiz kavruluyor. Her bir alev, yüreğimize düşen bir kor parçası gibi. Bu yangınlarda sadece ağaçlar değil, nice canlılar yok oluyor, umutlarımız kül oluyor. Peki, bu yangınlar sadece "doğal" nedenlerle mi çıkıyor, yoksa arkasında başka gerçekler mi var?
Her sabah aynaya bakıp yüzüne bir ifade yerleştiriyorsun: “İyiyim.” Oysa kimse sormadı gerçekten iyi misin diye. Zaten kimse cevabını da duymak istemiyor.
Bugün bir haber düştü önüme. İçim titredi. Şizofreni tanısı konmuş bir kadın, kaldığı hastanede başka bir kadının gözlerini oymuş. Evet, yanlış duymadınız. Gözlerini...
"Ülkenin tek derdi vatandır." Bu söz, sadece kuru bir iddia değil, kökleri derinlere inen bir inancın, bir sevdanın, bazen de bir feryadın özeti. Peki, bu vatan sevgisi dediğimiz duygu nedir? Nasıl yaşanır, nasıl yaşatılır?
Birileri hâlâ "iklim değişikliği" deyip geçiyor. Hâlbuki bu artık değişiklik falan değil. Bu bildiğin kriz. Hem de öyle sadece kutuplarda buzullar eriyor, deniz seviyesi yükseliyor diye değil. Mahallenin başındaki ceviz ağacı erken çiçek açtıysa, Temmuz’da kar görüyorsan ya da kışın bile sivrisinek ısırıyorsa, kriz senin pencerenden içeri girmiş demektir.
duygusal güç dendiğinde çoğu zaman kasları gerilmiş, yüksek sesle konuşan, kararlı adımlarla yürüyen bir figür belirir zihnimizde. Oysa duygusal güç… Sessizdir. Bağırmaz, çağırmaz. İçeride sakince durur. Sarsılmaz. Ve en önemlisi: kırıldığında dağılmaz.
Bizlere niçin dünyaya geldiğimiz sorulsa düşünmeden hemen hepimizin aklına dünyada güzelce yaşamak ve dünyevi isteklerimize kolayca ulaşmak gelmektedir.Bu maksatla dünyada iyi bir meslek sahibi olmak ,özellikle çok para kazandıran mesleklere rağbet edilir.O meslekte derece yapıp zirveye ulaşmak için eğitim alınır ve gayret gösterilir. Özellikle son yıllarda rağbette olan mesleklerden bazıları ;futbol,,siyaset ve yazılım,ARGE ,ticaret gibi mesleklerdir..